Birinci Dünya Savaşı süre giderken “Savaşa Son Veren Savaş” şeklinde betimlenmesine rağmen savaşın sonunda imzalanan Versay Anlaşması “Barışa Son Veren Barış” olmuştur. Kaldı ki; 2014 yılında, Birinci Dünya Savaşının patlak vermesinin yüzüncü yılında geriye dönüp bakıldığında yüzyılın savaşlarla dolu olduğu görülmektedir. Zaten yirminci yüzyılın ilk yarısına ulaşılmadan İkinci Dünya Savaşı yaşanmıştır. Barışı bile dünya savaşına neden olan bu savaş, Napolyon Savaşları sonunda oluşturulan on dokuzuncu yüzyılın Avrupa sisteminin iflası sonucunda ortaya çıkmıştı. Dahası dünya savaşlarının sonunda etkileri günümüze kadar gelen bir uluslararası sistem oluşturulmuştur. Ez cümle, on dokuzuncu yüzyılın başından günümüze kadar gelen dönemin uluslararası sistemi en çok etkileyen vakasıdır Birinci Dünya Savaşı. Dahası Birinci Dünya Savaşının yarattığı dehşet neticesinde insanlık bir daha böyle bir savaş yaşamamak için “savaşın nedenleri”ni araştırmaya ihtiyaç duymuştur. Bu ihtiyacı karşılayarak insanlığı belki de barışa ulaştıracak çalışmaları yapmak adına ise “Uluslararası İlişkiler” bilimi doğmuştur. Ama maalesef hala buna ulaşılamamıştır! Bu çerçevede günümüz uluslararası sistemini anlamak için Birinci Dünya Savaşını incelemek oldukça önemlidir. Hatt-ı zatında bu konuda dünyada birçok çalışma yapılmıştır, yapılmaktadır. Üzüntü verici olan bu çalışmaların Türkiye’de yeterince gerçekleştirilmemiş olması ve yapılanların ise Türk cepheleri ile kısıtlı kalmasıdır. Ancak, Burak Gülboy’un elinizdeki çalışması bunun ötesine geçmektedir. Gülboy bu çalışmasında Türk cephelerinin ya da siyasetinin ötesine geçerek, evrensel bilime katkı yapacak önemli bir analiz gerçekleştirmiştir. Bilimsel metodolojiye sadık kaldığı çalışmasında Birinci Dünya Savaşının tarafları arasındaki siyasal bağın sona erdiği ve savaşın siyaset için araç olmaktan çıktığı savıyla amaçlaştığını ortaya koymaktadır. Esasen savaşın amaç haline gelmesi tarafların siyasal amaçları olmadan sadece“düşman”ı yok etmeyi kapsayan bir mutlak savaşın içinde oldukları anlamına gelmektedir. Gülboy, Clausewitz’in “Savaş Üzerine” adlı eserindeki savaş kuramında bahsettiği “mutlak savaş”ın Birinci Dünya Savaşını tanımladığını gözler önüne sermektedir. Bu analiz önemlidir. Analizde okuyucu Birinci Dünya Savaşının gerçek savaştan mutlak savaşa nasıl dönüştüğünü anlamaktadır. Ve yine bu kitap savaş devam ederken taraflar arasında diplomasinin ortadan kalkmasının ve barışa olanak verecek siyasetin yoksunluğunun varabileceği noktayı okuyucuya göstermektedir. Burak Gülboy “Mutlak Savaş: Birinci Dünya Savaşının Kökenleri Üzerine Clausewitzyen Bir Çözümleme” adlı bu eserinde Clausewitz’in savaş teorisini kullanarak Birinci Dünya Savaşının yüksek entelektüel birikime dayanan bir analizini gerçekleştirmiştir. Unutmamak gerekir ki; hala Clausewitz’in savaş kuramı aşılamamış ve günümüzün belirsizliklerle dolu savaşlarını anlamada en önemli kuramlardan birisini araştırmacılara sunmaktadır. Bu özellikleri ile Burak Gülboy’un bu çalışmasının Uluslararası İlişkiler akademisyenleri ve öğrencileri için sistemi anlamak adına bir zorunlu okuma olduğunu belirtmek isterim. Doç.Dr.Haldun Yalçınkaya